Kategori: GAYRİNİZAMİ NOTLAR
-
ÜZÜNTÜ OPTİMİZASYONU
Ceru-2 adlı kapsül okyanusun dibine doğru ilerliyordu. Dibe indikçe pencereden görünen morluk siyaha kayıyordu giderek ve sıcaklık da ışıkla birlikte azalıyordu. “Çok soğudu” dedi adam. “Tahmin etmediğim kadar”. “Tedarikli gel demiştim” diye hatırlattı kadın. “Yabancı bir gezegenin okyanusunda, sıcaklık gradyanının ne olduğu konusunda fikrimiz yoktu”. “Demiştin evet; ama kapsülün de ağırlık limitleri var” dedi adam. “Bir optimizasyon…
-
ASLINDA HERKES ÖLÜR
“Gurbetten gelmişim yorgunum hancı, Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş… Aman karanlığı görmesin gözüm, Perdeleri ger yavaş yavaş…” http://www.youtube.com/watch?v=dYen40D2oNU Her şey, bir şeyi, her şeye benzetmesin. Bir şey, o bir şey olmalı ki, her şey bir ara o şey olup yeni bir her şey yaratmalı. Her şey bir şeyden başlamıyor, o bir şey her şeyi…
-
Dünya Hamamı
Şu an hamamda gibiyim. Tek eksiğim peştamal… Hamamda en azından bunalınca soğuk suyu sürekli üzerinden boca eder, bir nebze olsun rahatlarsın. Kıyafetlerinle oturduğun bir bahçede onu da yapamıyorsun. Ümidin akşam olması oluyor: Akşam olsun, güneş insin. Hatta şu sıralar patlayıveren yağmurlardan var ya, o yağmurlardan gelsin. Yeri, göğü, çatıyı, denizi yıkasın… Çevreci olmayan insan değildir…
-
ŞU KALPTEN ÖLMELER MATEMATİKTEN…
Ebil dedem kalpten ölmüş. Ben de ona çekmişim. Hiç görmediğim dedemin adı gariptir biliyorum, pek alışıldık değil. Kendisi de garipmiş, ama “tuhaf” anlamında değil. Naif, sakin, olumlu ve gürültüsüz her şey… Öyle garip… Garibân gibi… Kalpten ölmek de iki türlü. Birincisi şu “eceliyle” denilen. Temiz, sade ve belli bir yaş geçilmişse kişiye yakıştırılabilen. İkincisi de ölmeye…
-
Karamsar Kötümser Körümser
Havalar güzel. Güzel olması kötü. Çirkin bir şey kışın yaz yaşamak. Bugün çirkin olmasa da yarının çirkinliğini şimdiden iyi anlatıyor bizlere. “Gelecekten kimse haber veremez” yalan. Gayet de veriyor. Uzun yıllardır da verdi zaten; bilim insanları gayet de güzel anlattılar. Onları bir kenara bıraktım: Gelecekten haber veren bizzat geçmişin kendisidir: Anasaziler, Paskalya adalılar, Mayalar… Önce…
-
KUYRUKLU YILDIZ
Doğarken anlatmadılar. Anlatsalar anlamazdık. Hayatın özelliği hepimize sürpriz yapmış olması. Yavaş diye anlamıyoruz; uyanın! Kandırılmadık bile. Öylece sürpriz yaptılar ve sonradan öğrendik: Bir sürü kuralı varmış fiziğin. Bir sürü kralı varmış dünyanın, zalim hem de. Bir sürü yaralı bereli insan, ki anlamı yok, bir dram, bazen dua ve hep satılan uyku hapları. Neyse ki gökyüzü…
-
TEKERRÜR
Gayrinizami bir harbin vazifesi belli olmayan neferleri, yorgun ve düşkünler nöbet icra etmekten. Görünen o ki kimi meydanda, kimiyse haberleşmeyi sağlamakta “baş belaları” üzerinden, amma ve lakin, hiçbir şeyini harcamıyorsa herkes dikkatini ve konsantrasyonunu harcıyor. Gördüğüm o ki kimse işini gücünü yapamıyor, gördüğüm o ki insanlar ümit ve ümitsizliğin girdabında yutuluyor, gördüğüm o ki kamu…
-
KAT’İ TEMİNAT
İç içe bükülüp kıvrılmış her şeyi bırakınca açılacak kabul ettim. Açılınca kırışık kalacak olmalarını da kabul ettim. Kırışık denen şeyin gölgeli halini de kabul ettim. Kırışık şeye bakınca, düz görmeyeceğim… Kabul ettim… Düz görmek için düşünmemek gerek ya, onu da kabul ettim. Düşünmemek için ölmek gerek, kabul ettim. Ölmek için kaybedecek bir şeyinin olmaması gerektiğini…
-
FİLDİŞİ KÖLELER
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=Ua2loiGHZ38&w=480&h=360] Sen ve ben, gelecekteki bir idealin bugün yaşayan köleleriyiz. Olmayanların ve belki de olmayacakların tutkusuyla yaşıyoruz. Öylesine, kafamızın içinde. Biz belki de uzak düşüncesinin yakındaki örnek bedeniyiz. Kafa ile beden çok ayrı yerlerde. Zamanın içine bir sığmamışlık var. Eğreti duruyor zaten aynadaki görüntümüz de kimi zaman. Deli deli adamların korkunç ruh halleri.…
-
SENİNKİNİN VE BENİMKİNİN YALNIZLIKLARI
Tamam. O gezegendesin. Anladık. O yıldızında yarattığın küçük salınımdan anladık. Sen de bu taraflarda bir yerlerde arıyorsun; senin de krallıklarının kalıntıları var. Beri yanı dökülmüş, kırılmış, yeni kral eskisinden kalanlara bakmıyor. Senin denizin gibisi var mı, senin toprağın gibisi? Bir merak var sende de almış başını gitmiş. Bizim uzay dediğimize başka bir şey diyorsunuz; muhtemel;…
-
Titreyen şehir manzaraları ve 4000 ışık yıllık yalnızlık
Gecenin karanlığının örtemediği isyankar bir şeydi ışık. İsyanının enerjisi başka yüzleri de aydınlatır. Işık paylaşır, ışık dağılır, ışık titreyerek uzaklara varır. Yaşamak dendiğinde en kötüsü ne olacağını bilmediğin anlarda acı çekmek… Benzer şekilde heyecanlanmak, yine ne olacağını bilmediğinde. Bilinmezliğin karanlık bir yanı olduğu kadar olayı aydınlığı ne tutulası bir şey. Ama hislerle olabilecekler arasında kalmak…
-
Anlatı: Karıncalanma
Daha önce yazmış olduğumu tamamen unuttuğum çok kısa bir anlatıyı paylaşıyorum sizlerle: Dallarında bir karıncalanma vardı. Mevsim kış olduğuna göre gerçek karıncalar da olamazdı. Yaprağını dökmediğinden bu yanaydı bu tip sıkıntılar. Aykırı davranmıştı; ne ayıp! Köklerindeki ağrıya hiçbir solucan çare bulamamıştı. Bilge bir baykuş köklerinin bir mezara değmiş olabileceğinden bahsetmişti. Ölüler sevmezdi alanını işgal edenleri……