Kalabalıktaki yalnızlık…

Platon ilk kez idealar dünyasını ortaya attığında insanlık bulunduğumuz fiziki dünyanın gerçek bir dünya olup olmadığını sorgulamak için düşünsel bir önderlikle karşılaşmıştı. Platon başka bir dünyada yalnız ve tek ideaları tanımladı.

Daha sonra semavi dinler, ruhlar dünyasını ve arafı tanımladırlar. Onlar gerçek dünyada tanrıdan uzak bir yalnızlık tanımladırlar. Ruhların beraber olduğu ve birbirini bildiği bir dünyadan, kimsenin birbirini bilmediği ama tanıyabileceği bir dünyaya, daha sonra da kimsenin birbirini tanımayacağı, herkesin herkesin aleyhinde şahitlik yapacağı bir dünyaya taşıdılar insanlığı.

Bilim algıyı ve bilinci keşfetti. Rüyaları inceledi. Algı dünyamızda yalnız bıraktı bizi.

Felsefe mutlak yalnızlığı buldu. Varoluşculuk ile insanı yalnız bir şekilde ölümü bekleyen, tarihe koşulmuş bir hayvan yaptı.

Psikoloji mutlak yalnızları tanımladı. Bunlar, gerçek ile hayali ayırt edemeyen şizofrenlerdi.

Sinema dünyası ve cyberpunk akımı matriksi buldu. O da içinde bulunduğumuz dünyayı yalanladı. Yozlaşan insanın yarattığı makina beraberliğinin, yalnız insanı nasıl egemenliği altına aldığını anlattı.

Peyami Safa, bizleri kendi iç dünyamızın birer mahpusu olarak yalnız yaptı. #199969

Kalabalıklar ise daha kötü yalnız yaptı insanı. Tutarsız kalabalıklar, neyi alkışlayacağını, neyi seveceğini, neyi sevmeyeceğini bilmeyen kalabalıklar. Bizleri takdir ettikleri ile nefret ettikleri arasında sıkıştıran kalabalıklar. İnsanı yalnızlığa ancak kalabalıklar iter zaten… İnsanın yalnız olmasının tek şartı kalabalığın da bulunmasıdır etrafında. Biribiriyle çatışan, çarpışan, muharebe içinde olan fikirlerin ve değerlerin kişisel çıkarlar için esnetilmesi tiksindirdi muhtemelen ve bizler de içimizdeki büyük boşluğa bulamaç şeklinde bir töz yerleştirmek istemedik. Kalabalıklar bizleri yalnızlığa itti ve biz yalnızlaştık. Giderek…

Yeni çağın insanı bireyselleşmeyi tercih ediyorsa boşuna değil. Bir güven krizi var. Bir paranoya. Kaderci anlayıştan akılcı düşünüşe geçişteki uçurum üçümüzü, beşimizi yutuyor. Platon, dinler, felsefe, bilim, sinema, Peyami ne derse desin…

Biz en çok kalabalıklar yüzünden yalnızız.


Yorumlar

“Kalabalıktaki yalnızlık…” için 2 yanıt

  1. kalabalıktaki yanlızlık çok güzel

  2. koca bir insan topluluğunun içinde (hatta bazen iki kişiyken bile), aslında çok da güzel vakit geçirirken belki, bir anda ne olduğunuzu bile anlamadan herkesten soyutlandığınızı, giderek uzaklaştığınızı, kendinize bile yabancılaştığınızı hissedersiniz. artık kendi iç konuşmalarınızla baş başasınızdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir