Şirketlerin ortalama ömürlerinin ne kadar küçük olduğunu hiç duymuşmuydunuz?
Yapılan araştırmalara göre ömrü 7 seneden uzun şirket oranı %80’i geçmiyor. Yani bir şekilde şirketler ya batıyor, ya satın alınıyor, ya evleniyor, ancak artık varlığını sürdüremiyor.
Şirketlerin hata ile batması dışındaki tüm seçenekler işletme kuramı gereği tercih edilebilir bir seçenektir.
KTHY’yi ele alalım.
Tanınamamış bir devletin ulusal havayolu olarak faaliyet göstermeye çalışıyor. Bir ucu orada, diğer ucu burada. Personel sayısı işin içinde yanlış bir şeyler olduğunun tek başına bile bir göstergesi. Şimdi de ödemeler dengesi bozuldu. Hatta bilançoda kocaman bir açık var. Şirket bildiğiniz: Batıyor.
KKTC’nin statüsü gereği bildiğiniz özel bir şirket değil de Devlet Havayolu olsa idi ne olacaksa o olmuş aslında. Bugün Dünya üzerindeki bütün kamuya ait havayollarının durumu ortada. Bilhassa Yunanistan, İtalya gibi, Türkiye benzeri Akdeniz ülkelerinde. Yoksa Kuzey Avrupa’da bir sıkıntı yok. Özelleşmelerini de erken tamamladılar. Kurumsal Yönetim kültürü zaten oturmuş.
THY’nin başarısı örnek gösterilecek olursa, o da bir şekilde halka arz olmanın ürünü. Halka arz olununca Kurumsal Yönetim İlkeleri geldi. İşin içine Sermaye Piyasası Kurulu girdiği zaman, olayların seyri değişiyor. Küçük yatırımcısından büyük babalara kadar herkesin gözleri bir şekilde şirketin verileri üzerinde. Hataya yer yok. Her tür komite görevini iyi şekilde yerine getiriyor.
Şimdi KKTC Bakanlar Kurulu şirkete ortak aramaya çıkmış…
Muhteşem bir karar.
Zira sermaye piyasasına arz olacak durumda değil. Eninde sonunda hisselerin satılması gerekiyor ve bu karara asla ve asla batan bir şirketin satılma yoluyla kurtulması olarak bakmamak gerekiyor. Burada hedeflenen, işin içine özel bir karar mekanizması koyarak işleri yoluna koymak.
KTHY her ne olursa olsun KKTC gibi bir simgedir çünkü. Batması kimseye yaramaz. Ama çıkması, ve hatta belki de bunun Türkiye’deki güçlü bir ortakla gerçekleşmesi… Çok işe yarar…
Ancak, nacizane bir uyarım olacak bu konuda:
Devlet yardımlarıyla ya da aracılığıyla kurtarılan firmaların büyük çoğunluğunun devlet kanadına harap ve viran şekilde geri döndüğü, ekonomi tarihinde sabittir. Sümerbank, SEKA gibi işletmeler bunun yerli örneklerindendir.
Eğer ki bu satıştan sonra iyi bir kurumsallık yakalanamazsa, işin içinde SPK olmasa bile bazı ilkeler yayınlanmaz ve yerine oturtulamazsa KTHY beraberinde yeni sahibini de batırır.
Kısacası, kökten bir reform gerekiyor şimdi.
İyi haftalar.
Bir yanıt yazın