1926 yılında kurulan askeri cuntada Maliye Bakanı olarak göreve başlayan ve 1968 yılına kadar Portekiz’i yöneten Antonio Salazar’ın “Futbol olmasaydı ben Portekiz’i yönetemezdim” dediğini bilir misiniz?
Zira futbol, Salazar’ın da itiraf ettiği gibi, uzun bir dönem kitlelerin yönlendirilmesinde kullanılmıştır. Toplumsallığın bireyselliğe dönüştüğü şu zamanda kulüp takımları daha farklı bir hal almış, markalaşmış, futbol de endüstriyelleşmiş, ancak kitleleri yönlendirme niteliğini yitirmemiş, bilakis ulusal bir seviyeden uluslararası bir seviyeye taşımıştır. Küreselleşme kültürel, ekonomik, ticari alanda olduğu gibi bu alanda da etkisini gösterdi. Artık futbol takımlarının taraftarları da küresel yelpazede…
İletişim olanaklarının artmasıyla her ligi TV’den izleyebilme imkanı, bahis oyunlarının eski loto-toto’daki gibi ulusal ligleri değil tüm ligleri içermesi, bilgisayar oyunları, futbol dergileri vb. derken futbol endüstriyel gelişimini tamamlamış oldu. Takım satın alan Rus ve Arap iş adamları da böyle görüyorlar demek; ki yatırımlarını bu yönde yapıyorlar.
Velhasıl, futbol yerel ya da ulusal olmaktan çıkıp global hale gelince, şirketlerin tutundurma amaçlı çalışmalarının da ana unsurlarından birisi oldu.
Küresel markaların ya da ulusal markaların Türkiye’deki takımlarımıza sponsor olmasına alışıktık da; futbolun küreselleşmesini fırsat bilip de dünya devlerine sponsor olan bir Türk firmasına hiç mi hiç alışık değildik. Krizde büyüyerek hayatını sürdüren Türk Hava Yolları bizler için de kendisi için de son yılların en ilginç reklam kampanyasına imzasını attı. İlk etapta küresel “star” Kevin Costner’ı kullanarak global pazara hitap eden reklam kampanyasına başladığında THY’nin bir şekilde dışarıya hızlı bir çıkış yolu aradığını ve belki de gerisinin geleceğini anlamalıydık.
Zira THY şu günlerde Barcelona, Manchester United futbol takımları derken irili ufaklı bazı başka global reklam ve sponsorluk çalışmalarıyla zincirlerini kırıp dünya markası olma yolunda ilerleyen bir firma olarak karşımıza çıktı. Son olarak da Yunanistan birinci lig basketbol takımı Maroussi’ye forma sponsoru olan THY’nin neyi amaçladığı ise çok kişiye göre muamma.
2009 yılı sonlarında başlayan ve Ocak-Şubat aylarında nihai sonuçlar veren bu seriye göz attığımızda aklımıza bir şeyler geliyor elbet. THY’nin bu stratejisine daha ne kadar ve ne şekilde devam edeceğini bilmiyoruz. Ancak “komplo teorisyenliği” diye bir kavram varsa, herhalde “strateji teorisyenliği” diye bir kavram da olmalı.
Bu yüzden tesadüfi ya da değil, bazı tespitlere yer vermek istedim. Bu yüzden hatırlatmak isterim ki aşağıda yazdıklarım herhangi bir yerden almış olduğum bilgilere dayanmıyor. Sadece tespitler… Hatta kör tesadüfler olarak bile adlandırılabilir.
Dört köşe Avrupa
Tüm gelişmelere ve haberlere bakıldığında akıllara Kıta Avrupa’sını fethetme arzusunda bulunan bir THY’nin, önüne bir harita alıp koyduğu, bir dikdörtgene benzeyen Avrupa’yı dört köşeden kuşatmak üzere Avrupa’yı bölgelere ayırdığı geliyor.
Sadece coğrafi olarak ele alsak, önce Avrupa’nın güneybatı köşesi (Barcelona-İSPANYA), sonra kuzeybatı köşesi (Manchester United-İngiltere). Spanair ile de kod paylaşımı anlaşması yapan THY, iyiden iyiye İspanya’ya yayılıyor. İtalya’yı ortada sayarsanız Yunanistan Avrupa’nın güneydoğu köşesini teşkil eder. Maroussi’yi de buna dahil edelim.
Diğer yandan Rusya Kuzeydoğu Avrupa demek… THY’den resmi bir açıklama yapılmamış olsa da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya ziyareti sırasında ortak bir havayolu firması kurulmasının gündeme geldiği biliniyor. Bu doğrulanmasa bile THY’nin Rusya üzerinde planları mevcut. Rusya’nın turizm merkezi Soçi’ye sefer başlatılması bunlardan birisi idi. 18 Şubat’ta açıklanan atamalarda da Soçi boş geçilmedi haliyle ve Personel Başkanlığı’ndan Arif Ali Gezmişoğlu, ekibi kurması için Soçi’ye atandı.
THY’nin Çek Cumhuriyeti’nde Çek Havayolları’nın İstanbul uçuşlarından çekilmesiyle birlikte pazarını büyüttüğünü biliyoruz.
İlave bir sınıflandırmayı da Avrupa’yı kendi içinde bölgelere ayırarak yapalım. Bana Avrupa’yı böl deseler konu hakkında az çok bilgi sahibi olan herkes gibi ben de şöyle bölerim:
Pirenelerin altı (İspanya), Pirenelerin üstü (Fransa), Birleşik Krallık Adaları(İngiltere), Balkanlar (Yunanistan), Doğu Avrupa (Rusya, Çek Cumhuriyeti)…
(NOT: Sadece haberlerle eşleşen ülkeleri yazdım.)
Fransa nereden çıktı derseniz, THY’nin Fransa’nın meşhur takımlarından Lyon ile görüşmelerde bulunduğu ve Lyon’a da sponsor olmak istediği biliniyor.
Şu halde Baltık Avrupa’sı hariç, bölgesel listemizin her elemanı birer ülke ile tamamlanıyor.
Bu nacizane stratejik teorim doğruysa yakında THY’den İskandinav Avrupa’sına yönelik bir haber duymamız gerekecek…
Konsolide bilançoyu bekleyin
Bu arada THY kârını 309 milyon TL olarak bildirmişse de meraklısına söylemem gerek ki bu kâr konsolide kâr değil. Yani THY’nin ana ortaklığa bağlı diğer iştiraklerinden (THY Teknik A.Ş gibi) ve diğer faaliyetlerinden elde ettiği kârlar bu rakama dahil değil.
Tahminlere ve hatta yatırım firmalarının aralarında yaptığı bir ankete göre THY’nin konsolide kârı açıklanan brüt kârın iki katı kadar, yani 600 milyon TL seviyelerinde olacak.
İyi haftalar.
Bir yanıt yazın