Türkiye, bölgesindeki liderlik rolünü pekiştirmek için ulaştırma alanını ve THY’nin gücünü kullanmayı amaçlıyor gibi görünüyor.
Bildiğiniz üzere havacılık alanındaki en büyük ciddi yatırım TAV’ın Makedonya’daki iki büyük havalimanının işletmeciliğini, bir diğerinin ise inşaatını üstlenmesiyle yapılmıştı.
Eylül ayında Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın Makedonya ve hemen arkasından gerçekleştirdiği Kosova ziyaretleri de hesaba katıldığında, aşağıda söyleyeceklerimiz biraz daha anlam kazanıyor.
Air Bosna’yı satın alan, Makedonya ile ilişkilerini kuvvetlendirmeye hazırlanan THY’yi, sadece Türkiye’nin değil, bulunduğu bölgenin güçlü ve yönlendirici bir şirketi olmaya adaylığı açısından ele almadan önce, Makedonya’nın Türkiye ve bölge için olan stratejik önemi ve içinde bulunduğu durumu iyi analiz etmek gerekiyor.
Şimdi, hep beraber Eurovision yarışmalarına upuzun bir isme sahip olan ancak bizim sadece “Makedonya” diye andığımız ülkeyi bir ele alalım.
İsim konusu Yunanistan’ı rahatsız ediyor.
Kuzey ve Batı Yunanistan’da, kendilerini Makedon kökenli olarak tanımlayan, diğer rum çoğunluktan daha farklı bir kökene sahip olduğu için azınlık teşkil ettiklerini savunan bir topluluk bulunuyor. Yunanistan’ın yanıbaşında kendilerini yine Makedon olarak tanımlayan Makedonya adında bir ülke olması ise, Makedonların Yunanistan’dan koparak Makedonya’ya katılmak arzusunda olması endişesi ciddi bir tehdit algılaması yaratıyor.
Zira Yunan devleti, bölgenin de adı olan Makedonya’yı ve Makedonları hep inkar etmiş ve bu topluluk üzerinde asimilasyon politikası uygulamıştır.
İşte bu yüzden Türkiye’nin, Avrupa’da özellikle “Former Yugoslav Republic of Macedonia” olarak anılan ülkeyi “Makedonya” olarak anması Yunanistan’da rahatsızlık yaratıyor. Çünkü Yunanistan, Balkanların bu küçük ülkesi Makedonya’nın kendi ülkesini bu şekilde anmasını gizli bir iddia olarak görüyor.
Makedon Anayasası, yürürlüğe girdiği ilk tarih olan 17 Kasım 1991’de 49. maddesinde “Makedonya Cumhuriyeti, komşu ülkelerde yaşayan Makedon milletine mensup kişilerin ve Makedon sürgünlerin statü ve haklarını korur, kültürel gelişimlerini destekler, onlarla ilişkileri teşvik eder” şeklinde bir madde barındırarak bu iddiayı somutlaştırmıştı da. 27 Haziran 1992’de Yunanistan Makedonya’dan anayasal ismi olan “Makedonya Cumhuriyeti” ismini değiştirmesini talep etti. Nisan 1993’te ise Birleşmiş Milletler, bağımsızlığını tanıdığı bu ülkeyi, Yunanistan’ın da baskıları sonrasında “The Former Yugoslav Rebuplic of Macedonia: Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti” geçici ismi ile kabul etti (Bugün Avrupa Birliği de bu ismi kabul ediyor). Yunanistan açısından sakıncalı olan maddeler 1995’te imzalanan interim antlaşma ile kaldırılsa da, Yunanistan hala ismi sorun olarak görüyor ve Makedonya isminin anılması konusunda saplantılı bir tavır izlemeye devam etti.
Yunanistan iddiasında zayıflıyor
Bugün ise BM ve AB uzun ismi kullansa da, bugün Çin, ABD ve Rusya da dahil olmak üzere 110 ülke Makedonya’yı “Makedonya Cumhuriyeti” olarak anıyor. Yunanistan ise Makedonya’yı “Üsküp” diye anıyor. Makedonlar ise “Makedonya” ismi dışında bir alternatif konusuna razı değil ve hukuki hakkı olan kendi kendini dilediği gibi tanımlama hakkından vazgeçmek istemiyor.
2005 yılında AB üyesi olma hakkını elde eden ve şu an AB ile müzakere masasına oturmaya hazırlanan Makedonya’nın müzakere sürecine de aynı sebeple sekte vurulmaya çalışılıyor. Makedonya’nın NATO ve AB üyeliklerini her seferinde veto etmekle tehdit eden Yunanistan, geçtiğimiz günlerde Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Droustas aracılığıyla, isim konusu çözülmeden 7 Aralık’taki AB oturumunda görüşmelerin başlamasının mümkün olmadığı mesajını verdi.
Sadece bizim meselemiz değil
Yukarıdaki bilgilerden de görülebileceği gibi Türkiye ile Makedonya arasındaki ilişkilerin ilerlemesi başka herhangi bir ülkeyi birinci dereceden ilgilendirmeyen bir konu değil.
Zira Makedonya’da Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı duyulan müthiş bir sevgi var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Makedonya’yı ziyaret ettiğinde gerçekleştirilen sevgi gösterilerini hatırlayınız. Geçtiğimiz hafta Vatan gazetesindeki köşesinden yazmış olduğu Makedonya’daki Türkiye Modeli’ni de bir gözden geçiriniz.
Bosna Hersek’teki yatırımın da benzer şekilde temellendiğini ve vücuda geldiğini de dikkate alınız. THY’nin, önce Air Bosna’yı satın aldığını, şimdi de Makedonya Havayolları ile ilişkilerini güçlendirmeye yöneldiğini –ve muhtemelen hemen ardından da önemli yatırımların gelebileceğini- düşünününz.
Acaba diyorum; THY eski Osmanlı Coğrafya’sında bir havacılık ağı kurmaya doğru gidiyor diyebilir miyiz?
Tevfik Uyar
Bir yanıt yazın