Rahatsız edici bir şey izlemek ister misiniz?
Çok kere telaffuz ettiğim cümleler…
Yalnızca gerçekler tutarlıdır. Sadece gerçeğin çeşitli yönlerden yapılmış birden fazla açıklaması birbiriyle tutarlılık gösterir. Bir yalan söylenmişse ya da sahte bir durum inşa edilmişse, o sahteliğe ait olup fark edilen her açık kapatılmaya çalışılırken yeni bir yalan söylenir ve yeni bir sahtelik inşa edilir. Ancak bu durumu kurtarmaz; aksine karıştırır: Zira her yeni yalan yüksek ihtimalle bir önceki ile çelişecektir.
Black Mirror’ın 1. Sezon 3. bölümü, iyi birer gözlemci olduğumuzda ve çözümleme yaptığımızda, bazı açıklamalara dair edindiğimiz şüphelerin kuvvetle muhtemel yersiz olmadığına dair inancımı konu almış resmen. Açık söyleyeyim: Ürperdim. Ne zamandır bir roman olarak işlemek, analiz etmek, kurmak, yazmak istediğim bir hâl bu…
45 dakikalık film, yalan söyleyenlere has çırpınışlarla o yalanı fark eden ama ispat edemeyenlerin çaresizliğini çok iyi yansıtmış… Ama bir farkla: O da diziye kalsın.
(Yeni nesil bir siberpunk üçlemesi olarak tanımlayabileceğim Black Mirror’un her sezonu 3 bağımsız bölümden müteşekkil. Her bir bölümde senaryo farklı, oyuncular farklı, ortam farklı. Aslında bambaşka üç adet film gibi. Bu yüzden üçüncü bölümü anlamak için birinci ve ikinci bölümü izlemenize ihtiyaç yoktur. Gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz.)
Bir yanıt yazın