“Mil” satarım, “Çil” satarım

26 Ocak 2009
4 min read

Temel Amerikan vatandaşı olmuş; orada onu hemen askere de almışlar. Vietnam savaşında bunları cepheye sürmeden önce, komutanları hepsini toplamış ve “Arkadaşlar, devletimiz sizleri teşvik etmek amacıyla ceset getiren askere $10 verilmesini kararlaştırmıştır” demiş.

Askerler hem savaşın gazıyla, hem de bu kararın gazıyla ormana dalmışlar. Az sonra ceset getiren 10 doları kapıyormuş. Bu olayın üzerinden iki üç gün geçmiş, öldüren asker cesedi sürükleyip geliyor, parasını da hemen karargahtan tahsil ediyormuş. Derken Temel gelmiş ve peşisıra kamyonlar dolusu ceset getirmiş. Komutan dahil, herkes şaşkın. Temel de epey yorgun, tahsilat yapmak üzere komutanın yanına gelmiş, ancak komutan durumdan pek de memnun görünmediği gibi, endişeliymiş de:

“Sevgili Temel, çok iyi ettin, bunca adamı vurup getirdin; ancak savaş ekonomisi sebebiyle ekonomimiz de çok iyi değil. Bu yüzden gel sen bu cesetleri bu seferlik yarı fiyatına ver”

Temel hiç düşünmeden itiraz etmiş. “Hatta olmaz komutanum!”
“Neden?”
“Haçen ben zaten 5 dolara aldum”

***

Türk’ün aklına kimse erişemez.

Avrupa’da, özellikle Amerika’da bireysel hukuk hariç kimse bir şey bilmez. Şirketlerin patronları bile, hukuk danışmanının konuştuğu, anlattığı kadar bilir. Ötesi avukatların, hakimlerin, savcıların işidir.

Bizde ise “kanuna karşı hile” yani hukuksal adıyla “muvazaa” çoktur; Bir kere miras davasıyla uğraşan kişi, yasaları, yasaların açık noktalarını, bu noktaları kullanarak menfaat sağlamayı hemen öğrenir, uygular. Zira cin fikirli de çoktur. İki üç avukat arkadaşa danışıp, akıllarına gelen cin fikirin yasal müeyyidesini sorarlar; sorun yoksa tamamdır…

Mil satışı işi de bir çeşit muvazaadan başka bir şey değildir. Bankalar ya da havayolu firmaları, müşteri sadakati adına bu kampanyayı oluştururlarken, muhtemelen gözden kaçtığı için, ya da bir süreliğine kampanyaya olan ilgiyi yüksek tutabilmek için, ancak kart sahibinin ya da en azından aynı soyadına sahip olanının bilet alabilmesini hükmeden maddeyi eklememişler.

İşte bunun sonucunda bazı internet sitelerinde, bildiğiniz “uçak bileti” satılıyor. Airport TV’nin yaptığı haberde de görüldüğü üzere, bu işi yapan bayan “neresi” diye soruyor. Mile göre fiyat hesaplayacaklarmış… Vallahi bravo.

***

Ben hukukçu değilim, ancak olayları mukayese ederek bir sonuca varabilirim. Bu karşılaştırmayı gelin birlikte yapalım:

Şu an açık arttırma sitelerine girip herhangi bir X ya da Y marka bilgisayarı ya da cep telefonunu satın alabilirsiniz. Oysa onu satan kişi o işin yetkili bayisi değildir. Buradan anlıyoruz ki kişilerin kendi elindeki ürünleri o site aracılığıyla satmasına yasal bir engel yok.

Benzer şekilde mil kampanyalarına da göz atıyoruz: “Mili kazanan kimse bu bileti kendine ya da birinci dereceden bir akrabasına alabilir” gibi bir madde de söz konusu değil.

Bu kazanç vergilendirilmiyor da; ancak açık arttırma sitelerinde satılan bir çok şey de aynı şekilde verilendirilmiyor. Hukukçular çok daha iyi bilecektir ama “ikinci el” olarak satışı yapılan mallardan elde edilen kazancın vergisini sanırım söz konusu site bir gider pusulası düzenleyerek bir şekilde ödüyor…

Şayet ne o siteden satış yapmaya, ne de mil programına dahil olan müşterinin istediği şahsa bilet almasına engel olan bir yasa yoksa, bu yolla gerçekleştirilen eylem suç değildir. Sadece kurnazlıktır, belki muvazaadır, uyanıklık ve cinfikirliktir. Ancak suç değildir.

***

Bence acentalar, bu kurnaz arkadaşlarımızın el altından değil de, internet yoluyla bu satışı yapıyor olmalarına sevinmeliler. Yoksa söz konusu kampanyanın “müşterinin kendi adına ya da “en azından aynı soyisme sahip akrabasına” uygulanması gerektiği gerçeği ile tanışamayacaklar, bu açıklarını kapatamayacaklardı.

25.01.2009
Tevfik Uyar

http://www.airporthaber.com/v3/readarticle.php?newid=238

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir