Haftasonu otizmli bir çocuğun başarı öyküsü olan yarı otobiyografik sinema filmi, “Temple Grandin”’i izledim.
Filmin adı aynı zamanda bahsi geçen şahsın adı: Bugün Colorado Eyalet Üniversitesi’nde görev yapan hayvan bilimi profesörü Temple Grandin.
Filmi izlemeyenlere filmi şiddetle önermekle birlikte için de konusu –ya da Grandin’in hayatı hakkında- kısa bir açıklama yapayım: Temple Grandin otizmli bir çocuktur. Ancak annesinin verdiği mücadele ile “konuşamayan” bir insan olmaktan kurtulmuş ve akabinde öğrenimine devam edebilmiştir. Lise yıllarında karşılaştığı eski bir NASA çalışanı olan fen öğretmeninin de olumlu etkisi ile eğitim hayatında ilerlemiş, fotografik hafızası sayesinde, yönelmiş olduğu hayvan davranışları alanında çığır açan çalışmalara imza atmıştır.
Filmden sonra araştırmaktan kendimi alıkoyamadım ve az önce de Temple Grandin’in 2010 yılında TED Konferansları kapsamında yaptığı bir konuşmaya rastgeldim. Grandin, farklı düşünen çocuklar ve çocukların kabiliyetlerine göre yönlendirilebilmesi hakkında olan konuşmasında, aynen filmde de yansıtıldığı gibi, fen öğretmeninin kendisi için ne kadar belirleyici olduğunu tekrar ediyor (meraklısı için yazı sonunda bağlantı mevcut).
Söylenenlerden ve izlediklerimden anladığım kadarıyla fen öğretmeninin Grandin’de yarattığı davranış değişiminin başlıca iki nedeni vardı:
Birincisi her şeyden önce ona güvenmesi ve daha da mühimi ona güvendiğini hissettirebilmesi idi.
İkincisi ise onun yeteneklerini ve ilgi alanını algılayıp, tam olarak da onun dikkatini cezbedecek ve özgüvenini arttıracak bir ödev vermesi idi.
Grandin’in görsel hafıza ve düşünme kabiliyetlerini keşfeden Bill Carlock, “Ames Odası” olarak adlandırılan ve tek göz ile bakıldığında insanın görme algısını yanıltan bir perspektif algısına dayalı odayı ona gösterdikten sonra, bunun sırrını çözmesini ve bir tane de onun inşa etmesini söylemişti.
Bu ödevi başaran Temple Grandin’in kendi tabiriyle hayatı değişti ve “serseri” bir öğrenci olmaktan, hayatta ilginç şeyler olduğunu ve derslerine çalışarak bunları öğrenmesi gerektiğini anladı. İşte Grandin, devam ettiği yükseköğrenim hayatı boyunca hep sahip olduğu fotografik hafızanın ve duygusal zekanın imkan tanıdığı alanlarda çalışarak oldukça başarılı bir bilim insanı ve uygulamacı haline geldi.
Şimdi… Zurnanın son deliği tam da burada.
2012 ÖSYS tercih dönemi devam ediyor ve 3 Ağustos’ta sona erecek. Hepimizin ailesinde ve çevresinde üniversitelerini, dolayısıyla da çoğunlukla geleceklerini tercih edecek kişiler var. Hatta bu kişi biz de olabiliriz; nitekim bu yazıyı okuyan genç arkadaşlarımız da mutlaka vardır.
Kabul… Türkiye gibi ülkelerde iş olanakları ve ilgi alanı arasında bir denge kurulmak zorunda olunduğunu anlıyor ve biliyorum.
Nereden mi? En başta kendimden. Ben de hep astronom olmak istemiştim… Ancak öncelikle ülkemizin bu alandaki yetersizlikleri sebebiyle eğitim hayatım boyunca da buna yönelik hiçbir uygulama ya da destek ile karşılaşmamış olmam, ve sonrasında da daha işlevsel meslek ve ilgi alanlarına yönelmem sebebiyle bu hayalimi gerçekleştirmemiştim. (Gariptir ama ben de uzaya olan ilgim sebebiyle uçak mühendisliğinin benim için iyi olabileceğini düşünen matematik öğretmenlerimden birisi sayesinde bugünkü mesleğimi tercih ettim.)
Şimdi eminim gençlerin iş bulma ve geçiş sağlama olanakları ile ilgi alanları arasında doğru bir tercih yapmaları için onlara daha iyi olanakları olduğu için tıp, diş hekimliği gibi bölümlere, hiç ilgi duymadığı mühendislik alanlarına, öğretmen olabileceği için popüler olan fen ya da sosyal bilim dallarına girmelerini tavsiye ediyoruz.
Fakat Temple Grandin’in hayatını da örnek göstererek dikkat çekmek istiyorum ki:
İnsanın ilgi duyduğu, sevdiği ve daha da önemlisi becerikli olduğu bir sahada iş yapıyor olması otizmli olsa dahi onu hayata tutundurmakta, hatta ve hatta “iyi”leştirebilmekte.
O halde hiçbir ilgi ve alaka duymuyor olmasına rağmen sadece ilerideki potansiyel çalışma olanakları daha iyi diye onları istemedikleri bir bölüme yönlendirmenin onlar üzerindeki etkisi ne kadar olumlu olabilir?
Tüm genç arkadaşlarımızın gönlündeki, fikrindeki ve hayalindeki mesleğe kavuşması dileğiyle.
İyi haftalar.
Temple Grandin: Dünya’nın her türlü zekaya ihtiyacı vardır.
http://www.ted.com/talks/temple_grandin_the_world_needs_all_kinds_of_minds.html
Bir yanıt yazın