İki resimde özetleyeceğim yeni bir safsata size…
Birinci resim şu: Erdil Yaşaroğlu’nun Charlie Hebdo dergisi saldırısından sonra attığı tivit:
Bunlar da verilen yanıtlardan ikisi:
Yani anlayacağınız, Erdil Yaşaroğlu daha evvel, “İnançlardan mizah olmaz” demiş. Doğal olarak insanlar soruyor: Hani inaçlardan mizah olmaz diyordun?
İlk bakışta Erdil Yaşaroğlu biraz olsun çelişkideymiş gibi geldi mi? Eğer geldiyse “cinayet safsatası” adında bir safsata var ve siz de bu safsataya düştünüz demektir. Pek çok cani ruhlu insanın düştüğü bir safsata bu, ki örneğini görmekten bıktık şu sıralar.
Erdil Yaşaroğlu’nun “İnançlardan mizah olmaz” demesi ile, olmaz dediği şeyi yapanlara silahla karşılık verilmesini korkunç bulması çelişkili değildir. “İnançlardan mizah olmaz” diyen birisi “o halde inançlardan mizah yapanı vurmalıyız” demiş olmaz. Eleştirilmelerini, protesto edilmelerini haklı bulabilir ama katledilmelerini değil…
Biraz daha formel olarak açıklayayım: Bir insanın hem A davranışını hem de A davranışını göstereni öldürmeyi yanlış bulması aynı anda mümkündür. A davranışına yönelik tutumumuzun olumsuz olması, onların öldürülmelerini meşru gördüğümüz anlamına gelmez.
Yoksa “İnsanlarla alay edilmez”, “Yere tükürülmez”, “Gece gürültü yapılmaz” dediğimiz zaman, alay edenlerin, yere tükürenlerin, gürültü yapanların öldürülmesini meşru bulmamız gerekir. 1 ve 0 mantığı aptal işidir…
Daha ne günler göreceğiz bakalım…
EKLEME:
Yazdığımın iyi anlaşılmadığını fark ettiğim için bir kaç ilave yapmak istiyorum. Yukarıda yazdıkların Erdil Yaşaroğlu’nu savunmayı amaçlamıyor. Fikrine katılıp katılmadığımı da belirtmiş olmuyorum. Aslında CAPS’in alındığı programda Erdil Yaşaroğlu ne söyledi onu da bilmiyorum. Alttaki KJ’de “İnançtan Mizah Olmaz” demiş ama, devamında “…çünkü insanlar bunu kaldıramazlar ve mizahçıya saldırabilirler. Bu ortamda tehlikeli” dedi belki. Belki de “Yaparsan da kurşunu yersin. O kadar!” dedi. Bilmiyorum. Önemli de değil.
Benim “cinayet safsatası” ile anlatmak istediğim şey, bir şeye “olmaz” demek, otomatikman onu yapanın şiddetle cezalandırılmasını hoşgörmek demek değildir. Bunun böyle olduğunu iddia etmek safsatadır. Ben “demokrasiyi sandıktan ibaret görmek olmaz” diyorum mesela. Yarın bir gün aksini iddia edenler saldırıya uğrayınca, “Bu fikre silahla karşılık verilmesi ne korkunç” dersem, ben de çelişmiş olacak mıyım? Bu mudur yani? “Olmaz” dediğim şey yapıldığında silahla vurulmalarını da desteklemiş mi olacağım?
Her şeyi duygusal olarak ele almaya o kadar alışmışız ki, “binary” mantığıyla düşünüyoruz artık. Yani ya 1, ya da 0. Eğer yukarıdaki satırlarımdan,
(i) Erdil Yaşaroğlu’nu savunduğum,
(ii) İnançla mizah olmayacağını iddia ettiğim,
(iii) ve hatta Paris saldırısına destek verdiğim,
sonuçlarını çıkarıyorsanız binary mantığını aşamadığınızı, tepkisel indirgemecilik dediğimiz bir safsataya kapıldığınızı üzülerek belirtmek zorundayım.
Bir yanıt yazın