Dün, 91.6 frekansından İstanbul’da yayın yapan Radyo24’te “Açık Bilim” adıyla yayınlanan radyo programının Ömer Cansızoğlu ile gerçekleştirdiğimiz 1. bölümünü atlattık.
Bir radyo programının ilk bölümünün bazı açılardan zorlukları olacağını biliyordum: Birincisi, nasıl başlarsanız öyle gitmeniz gerekir. Yani üslup açısından… İkincisi ise, genel olarak her konu ve platformda yaşanan ilk intiba meselesi. Fakat tüm bu zorlukları iyi bir şekilde aştığımıza inanıyorum.
Ömer ile uzun yıllardır olan tanışıklığımız, daha önce skeç yazıp oynamaya varana kadar ortak bir ürün çıkarabilirliğimizin yüksekliği, birbirimizin mimikleri ve huylarına kadar olan derin bilgimiz ve tüm bunlara dayanarak gelişen ortak espri anlayışımız programın kolay olmasının önemli etkenlerindendi.
Birinci Bölüm: Bilim ve Sahte Bilim
İlk bölümümüzde amacımızdan bahsettik: Açık Bilim Radyo Programı’nın amacı bilimi olabildiğince açık, olabildiğince net hale getirmek ve bu alanda bir meslek sahibi olmasa da kişileri korkutucu görünen “bilimsel” konulara ısındırabilmek.
Bu kapsamda bir bilim tanımı yapmak elzemdi. Daha çok bilimin tanımı üzerinde durduk ve konu en nihayetinde neyin bilim olmadığına geldi. Akla ilk gelenlerden birisi Astroloji idi.
Astroloji alanını bilim tanımından dışlamamızın sebeplerinden bahsettik: Genel geçer bilgi üretmemesi, bir kurum disiplini olmaması, kişiden kişiye değişmesi ve ortalıkta kanıtlanabilir bir etki olmadığından insanın inanç ve irrasyonelliklerine açık halde olması. Hatta bunu örneklendirdik.
Birinci örneğimizde hem ben, hem Ömer farklı farklı gazete sayfalarının astroloji köşelerini açtık ve ilgili günün astroloji fallarına baktık: İkisi birbirinden tamamen farklıydı. Oysa bilim evrenseldir. Bir fizikçinin ispatladığını, diğeri kabul eder ve kişiden kişiye değişmez. Dünya’nın hatta evrenin neresine giderseniz gidin fizik kanunları değişmez.
İkinci örneğimiz 1950’lerde yapıldığını sandığım bir deneyin tekrarı idi. Ömer’in bundan haberi yoktu. Ömer’in burcu olan Yengeç burcunun burç özelliklerini okudum. Her bir cümlenin sonunda tek tek doğrulamasını istedim. Ömer kimini “kısmen”, kimini “kesinlikle” şeklinde derecelendirerek hepsinde “doğru” dedi ve sonunda itiraf ettim: Okuduğum burç Yengeç değil, başka bir burçtu.
Benzerlikler
Bunu burçların ortak özellikleri olabileceğine dair inancın kişisel değerlendirmelerden kaynaklandığını ispat etmek için yapmıştık ama konuya bilimsel bir yaklaşım da getirdik:
Aynı coğrafyada, aynı şartlar altında doğmuş insanların bazı ortak özellikleri olabilirdi. Mesela Kasım’da doğan çocukların ortak bir özelliği olabilir. Neden? Bu çocuklar hayat gelişlerinin ilk üç ayında muhtemelen hasta olacakları korkusuyla dışarıya çıkartılmadılar, polen solumadılar, kucaktan kucağa gezmediler parklarda. Üstelik anneleri de onları sonbahar hüznünde, duygudurumunda ve metabolizmasında doğurdular. Eğer bu gibi mevsimsel etkenler hem anne karnında, hem de ilk aylarda çocuğun gelecekteki karakterine bir şekilde etkide bulunuyorsa, aynı zamanda doğmuş çocuklar için en azından belli bir coğrafyada bir benzerlikten bahsedebiliriz. Sosyal koşulların nesiller arasında fark yaratabildiğini biliyoruz. Bu da ona benzer bir durum olabilir.
Programa ilgi / Devamı
Program tahminimizden öte bir beğeni ile karşılaştı. En azından geri besleme aldığımız eş dost, o sırada radyoda bulunan çalışanlar, bu kadar güzel olacağını tahmin etmediklerini söylediler. Bu program çok güzel olduğu için mi, yoksa bizden ortalama bir şey bile çıkarmamızı beklemedikleri için mi iyi düşünmek lazım :)
Programda iki adet de şarkı çaldık. Bundan sonra bu konseptte götürmeyi düşünüyoruz. Dinleyenlerin geri beslemeleri elbette ki çok önemli.
Bizleri arayan bir dinleyenimiz vardı. Ona ve geri besleme sunan tüm dostlara da teşekkür ederiz.
Bir yanıt yazın