SHGM’de bilimsel dönüşüm

yazar:

kategori:

Geçtiğimiz hafta hasbelkader öğrendiğim bir gelişmenin bende memnuniyet yarattığını bu köşeden ifade etmek isterim. SHGM’de kurum ve kişilere verilen cezalar, ilgili daire başkanının yetkisinden alınıp, oluşturulacak bir komisyonun yetkisine bırakılıyor.

Böylece her ceza sonrasında –kimseyi töhmet altında bırakmak istemem- birilerinin kayırma ya da kişisel kasıt iddialarının önüne geçilmiş olacak.

Böyle bir ceza komisyonu (ya da disiplin kurulu. Adının daha tam olarak ne konmuş olduğunu bilmiyorum) cezaların daha objektif, daha bilimsel ve rasyonel temellere dayaranarak verileceğinin bir göstergesi. Şüphesiz iddiaların önüne geçilemeyecektir, ancak grup kararının birey kararlarından daha işlevsel olduğu gerçeği ispatlanmış bir olgu olduğundan iddialar zayıflayacaktır.

Grup Kararı ve Birey Kararı

Olaya biraz bilimsel açıdan bakalım.

Türkiye’nin bana göre en ünlü ve önemli davranışbilimcisi Prof. Dr. Mahmut Paksoy’dan “Örgütsel Davranış ve Değişim Yönetimi” dersi almıştım. Kendisi derste bizlere NASA’nın daha önce uygulamış olduğu bir vaka verdi. Vakaya göre hepimiz ayda mahsur kalmıştık. Yanımıza alabileceğimiz malzemelerin bir listesi elimizdeydi. Bu malzemeleri bizler için önem sırasında göre dizecektik. Hepimiz bunu bireysel olarak yaptık. Daha sonra bizleri gruplara ayırdı ve grup olarak tartışarak bir de grup kararı olarak hepimiz bu malzemeleri önem sırasına göre listelemiştik.

Hoca sonucu açıkladığında ortaya tek bir gerçek çıkmıştı. Bireysel olarak aldığımız puanlar, grup kararı olarak aldığımız puanlardan daha düşüktü. Bu vakadan ortaya çıkan sonuç: grup kararlarının bireysel kararlardan daha başarılı ya da rasyonel olacağıdır.

Bireysel karar vermede hepimizin yapabilecek olduğu bazı önemli hatalar var. Meraklısı için bir kaç tanesini burada açıklamak isterim:

Hale etkisi: Hale etkisi (halo effect), bir kişinin olumlu bir özelliğini diğer özelliklerine de yaymak ya da tam tersine olumsuz bir özelliğini diğer özelliklerine yaymaktır. Daha basit bir deyişle, bir kişiyi tek bir kötü ya da iyi özelliği sebebiyle iyi ya da kötü addetmektir. Örnek vermek gerekire: Bir kişi sırf yardımsever diye onun çok iyi bir mühendis olduğunu iddia etmek alakasızdır. Ya da bir kişi yasadışı bir şey yaptı diye onun aynı zamanda kötü bir aile sahibi olduğunu iddia etmek tam bir hale etkisidir. Türkiye’de daha sık karşılaşılan durum, güzel kadınların mülakatlardan kolayca geçmesiyle ortaya çıkar: Bir kişinin fiziksel olarak güzel olması o iş için en iyi kişi olması anlamına gelmez. Varın siz bunu havacılık alanına uygulayın. İyi bir teknisyen illa ki dikkatli olacak değildir. Ya da çok iyi niyetli bir pilotun emergency prosedürlerinde iyi olduğunu iddia edemeyiz.

İlk durum etkisi: İlk durum etkisi, bilhassa sıra ile yapılan değelendirmelerde ortaya çıkar. Örneğin bir konuda bir sunum yapılması gereksin. Eğer en muhteşem sunum yapan kişi ilk sırada girerse, ondan sonra girecek olanlar daha düşük puan alacaklardır. Bu kişi hasbelkader sona bırakılırsa, ilk girenlerin alacağı puan birinci durumdakinden yüksek olacaktır. İlk durum etkisi, kişilerin birbirine göreceli olarak farklılıklarından etkilenir.

Kişisel önyargılar: Objektif olmak dile kolay olsa da gerçek hayatta hepimiz için çok zordur. Gerçek bir sayısal değerlendirme olmadıkça objektiflik zarar görmeye meyillidir. Albert Einstein’in deyimiyle: “Önyargıyı kırmak atomu parçalamaktan zordur”. Havacılık sektörü küçük olduğundan herkesin birbiriyle olumlu, olumsuz ya da nötr olmak üzere bir geçmişi olması oldukça muhtemel. İnsanların bir geçmişi olmasa bile kişilerin daha önce yapmış olduğu hatalar gerek arşivlerde gerekse hafızalarda yerini koruyor olabilir. Bu, o kimselerin tekrar kasıtlı ve isteyerek hata yapacağını göstermeyeceği için bir önyargı unsuru olmaması gerekir ve kişiler tekrar adil ve objektif olarak yargılanmalıdır.

Kişisel ruh hali: Tüm diğer yargı hatalarının yanısıra yargıya varacak kişinin o gün ne kadar pozitif veya negatif olduğu da önemli bir husustur. Doğru ya da değil, daha önce Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in zirai ilaçlama pilotları için söylediği “Pilot bir gün önce karısıyla kavga ediyor, köylünün verdiği yemeği beğenmiyor, ilacı yüksekten atıyor” savı herhangi bir konuda değerlendirme yapıp yargıya varacak kişiler için de geçerlidir.

Sonuç

Bir süredir eleştirilen konu ya da özelliklerini aşmaya çalışan ve bu konuda kimi noktalarda başarıya erişen SHGM’nin bundan sonra cezaları bir kurul aracılığıyla verecek olması önemli bir adımdır. Kişilerin SHGM kararlarına duyduğu güveni arttıracağını tahmin ettiğim bu uygulamanın tüm havacılık camiası için hayırlı olmasını temenni ederim.

İyi haftalar,
Tevfik UYAR


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir