“Eclipse 500” adı Türkiye’de Atasay Grup’un havacılık faaliyetleri yapmak üzere kurmuş olduğu MyJet ile duyuldu. Ancak daha sonra ekonomik ve teknik sebeplerle Eclipse çöktü; fakat daha sonra kurtarıldı…
Velhasıl, şirketin iyi büyük ortağına bir büyük ortak daha eklendi: Ekim Alptekin.
Milliyet gazetesinin haberine göre Ekim Alptekin konuya sadece yatırım olarak bakmayıp, iki üretim hattından birini Türkiye’ye kaydıracağından bahsediyor.
Konu Türk Havacılığı açısından son derece önemli. Hatta sıradan bir olay olmayacak kadar. Alptekin’in söyledikleri Türkiye’ye de ticari bir şube açmak ya da montaj hattı kurmak gibi bir şey değil. Olayın ekonomik getirilerinin yanısıra başlı başına bir teknolojinin aktarımı söz konusu. Eğer ki sürç-i lisan olmadıysa ve, teknoloji ve havacılık konularında sık sık yapılan terimsel hatalardan yapılmadı ise ve “montaj hattı” yerine yanlışlıkla “üretim hattı” denmediyse, bugüne kadar Türkiye’nin hiçbir tedarik anlaşmasında elde edemediği avantaj, hiçbir ofset anlaşmasının sağlayamadığı kadar önemli bir yatırım ve teknoloji aktarımı demek.
Konuyu biraz daha açmak ve meraklılarını bilgilendirmek için oldukça net ve kısa açıklamaya çalışacağım faydaları maddeler olarak sıralıyorum. Aşağıdaki maddeler ekonomik getirilerden bağımsız olarak, çoğunlukla teknolojik gelişimle ilişkilendirilebilecek değerlerle ilgilidir:
• ABD’dekinin mudaili bir üretim hattının tamamıyla buraya aktarımı demek, uçağın dışarıdan alınması mecburi bazı hazır komponentleri dışında tüm iç ve dış yapı elemanlarının burada üretilmesi demektir ki bu da uçağı neredeyse yerli bir uçak haline getirir.
• Alptekin’in Milliyet gazetesine verdiği mülakatta TAI’nin tecrübelerini telaffuz etmesi amacın bu olduğu gösteriyor. “Arnavutluk’tan Kazakistan’a kadar haklarını aldım” demesi de Amerika, Afrika ve Batı Avrupa dışında kalan Doğu Avrupa, Ortadoğu, Asya bölgesinden verilecek siparişlerin üretimi burada gerçekleşecektir.
• İlk iki maddede bahsedilen koşulların gerçekleşmesi halinde Türkiye’de ciddi bir yatırım yapılmasının yanısıra, uçağın sipariş edildiği ve teslimatlarının sürdüğü süre boyunca ciddi bir tedarik zincirinin kurulacağını ve Türk havacılık yan sanayii’nin uzun soluklu anlaşmalara imzalar atarak KOBİ olmaktan büyük işletme olmaya doğru yol alacağını ve nitelikli iş gücünün istihdamının artacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Tedarik zincirinin alt basamaklarını oluşturmak üzere yeni teşekküllerin kurulacağı da tahminlerim arasında bulunuyor.
• Eclipse 500 üretiminden tecrübe kazanacak mühendis ve işçilerin, Türkiye’nin yerli uçağa sahip olma planı dahilinde geliştirilecek projelere kaydırılması, önderlik etmesi ve tecrübelerini kullanması söz konusu olacaktır.
• Türkiye’de ilk defa tam teşekküllü havacılık üretimi gerçekleşirken, fabrikanın sahip olacağı yetkileri sürdürmesi için uyguladığı tüm politikalar, hassas üretim ve gerçekleştirilen denetlemeler hızala sertifikasyon bilgi altyapısı (know-how) sağlayacaktır, ki bu da yerli bir uçak üretimi için gerekli bilgi altyapısının tesisinde önemli bir adımdır.
• Eclipse 500’ün bazı modernizasyon ve modifikasyonlarla başka türlere dönüşmesi zor değildir. Örneğin Eclipse 500 modeli baz alınarak performansı yüksek Yüksek İrtifa ve Uzun Dayanımlı (High Altitude Long Endurance: HALE) İnsansız Hava Aracı tasarım ve üretimi yapılabilir, kaldı ki böyle bir durumda Türkiye’de dış yapı elemanlarının hal-i hazırda üretimi bulunmuş olacaktır. Benzer şekilde –yine şahsi kanaatimce- çok hafif jet sınıfı uçaklar Türkiye’nin henüz planları dahilinde olmayan, ancak modernleşme gereği bir gün mutlaka ihtiyaç duyacağını bildiğimiz İnsansız Muharebe Hava Aracı (Unmanned Combat Air Vehicle: UCAV) konseptine de yakınlardır.
• Eclipse 500’ün Türkiye’de bir üretim hattının bulunması, aynı zamanda Türkiye’nin kendi bölgesinin en kapsamlı Eclipse 500 bakım merkezi olacağı anlamına da gelmektedir.
Lafın kısası, önemi anlaşılmasa da, söz konusu olay Türk Havacılığı açısından devrim niteliğindedir.
Gerçek olması dileğiyle… Herkese iyi haftalar.
Bir yanıt yazın