Hava Kargoda Tehlike Çanları

09 Mart 2009
4 min read

Sivil havacılığı sürekli yolcu verileriyle ve yolcu uçaklarının sefer miktarlarıyla değerlendirmek gerçekçi bir yaklaşım değildir. Sivil havacılığın önemli bir yanı da hava kargo…

THY’nin elim kazası üzerinden yaklaşık iki hafta geçti. Develer, terlikler vs. derken, gerçekten de sıkıcı bir tablo ortaya çıktı, görülmesi gereken önemli noktalar yerine yine bu siyaset rüzgarına takıldık. Herkesin düşüncesine saygım var ama hayatta her şeyin bir eşik değeri olduğuna inanıyorum. Bu yazı yazarken de, resim yaparken de, herhangi bir yapı inşa edilirken de öyledir. Bir yere kadar kattığınız her yenilik söz konusu eseri, tartışmayı vb. güzelleştirir. Bir yerden sonra kattığınız her şey o şeyi bozacaktır. Bu sebeple ne yeni spekülasyonlara, ne yeni tartışmalara gerek olduğunu düşünüyorum. Şu saatten sonra yapılacak olan şey beklemek. Zira ben de yeni bir gelişme olmadıkça kazaya fazla değinmemeyi düşündüğümden bu hafta eskiden olduğum gibi havacılık sektörü ve endüstrisi üzerine yazmaya devam edeceğim. Kazada hayatını kaybeden merhum insanlarımıza rahmet ve acılı yakınlarına da sabırlar diliyorum. Umarım yaralılar hızla şifalarını buluyorlardır.

Bu hafta havadan kargo taşımacılığının yaşadığı sıkıntılara dikkat çekmek istiyorum.

Hava kargoda inanılmaz düşüş

Sivil havacılığı sürekli yolcu verileriyle ve yolcu uçaklarının sefer miktarlarıyla değerlendirmek gerçekçi bir yaklaşım değildir. Sivil havacılığın önemli bir yanı da hava kargo. Ancak genelde taşımacılık sektörü çerçevesinde değerlendirildiğinden olsa gerek pek de dikkat çekmiyor…

Yolculuk bir insan ihtiyacıdır. Reel ekonomik verilerle paralellik göstermemesi beklenir. İnsanların ekonomik durumlarına göre, özellikle yurtiçi gezilerinde 1 saatlik yolculuk süresi yerine 5-8 saatlik yolculuk sürelerini tercih etmeleri haricinde ve tatil amaçlı olmadıkça–ki insanların yıl içindeki ekonomik durumlarında doğrudan bağlıdır- , özellikle uluslararası seyahat ya da kara yolculuğu yapılması halinde çok uzun saatler süren yolculuklar uçaklarla yapılmaya devam edilir.

Ancak hava kargo tam olarak da öyle değildir. Üretim ve satışların miktarlarındaki olumsuz değişimler, nakliye edilecek ürün miktarının ve nakliyeye ayrılabilecek bütçenin ölçek ekonomisine kurban gitmesi demektir. Hızlı kargo, hızlı üretim ve hızlı satış şartları altında tercih edilir. Hızlı kargonun tek adresi uçaktır.

Çok basit bir örnek vermek gerekirse, üretim kapasitem düştüyse, ham madde alımım da düşecek, ve bu hammaddenin ne zaman ve ne kadar sürede geldiği zamanla önemini kaybedecektir.

Şu halde –ki tahmin de edildiği üzere- hava kargo sektörü ciddi bir kaygı içerisinde.

Şok edici düşüşler

Geçen hafta Bangkok’taki Kargo Sempozyumunda konuşulanlara dikkat çekmek gerekirse;
Aralık ayında kargoya olan talep tam %22.6 düşmüş. Ocak ayında bu düşüşü %23.2’lik bir düşüş daha takip etmiş. Yani durum içler acısı ve sektör temelinden sarsılmış durumda.
2008 yılında 2009 yılındaki taşınan kargo hacminin %9 düşeceği tahmin ediliyordu. Söz konusu rakamlar gösteriyor ki kriz hava-kargo sektörünü haddinden fazla vurmuş. Güncellenen ön görülere göre 2009 yılında hava-kargo sektörü 2.5 milyar dolar kaybedecek. Bu da neredeyse %10’luk bir küçülme demek.

Bugün genel olarak ticari mal taşımacılığının %45’i havadan gerçekleşiyor. Sektörün reel ekonomiye katkısı da oldukça büyük; ancak tabiki de masraflı. Böyle giderse şirketler küçülme yoluna gidecek, uçaklarını satışa çıkaracak ve büyük miktarlarda personel çıkarmaya başlayacak.

Sektörün şu an beklediği en efektif çözüm neredeyse tüm bölgelerde hava-kargoya konmuş olan yüksek verginin indirilmesi. Eğer vergiler indirilmezse, kargo uçakların yere inecek ve bir daha kalkmayacak gibi görünüyor.

Esen kalın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir