Kutsal Kavrayış – Sıracümleler, yalçıncümleler…

Üstbiliş… (Meta cognition)  Kutsal kavrayış… Zihnin kendi kendini sarmalaması.
Bilmemek ama neyi bilmediğini bilmek. Kendini dışarıdan görebilmek; ancak elinden de bir şey gelmemesi…

Kutsal açılım, kendinden ayrılmak… Çoğul kişilik bozukluğunun mantıklı bir çeşidi… Kendiyle biraz da barışık olmak. Yabancılaşmak… En kötüsü de yabancılaşmak…Eşe, dosta, aileye, geçmişe, geleceğe, hayata ve hayatı anlamaya. En kötüsü de bunun farkında olmak, olup da müdehele edememek.

Bilinen popüler anlamıyla değil de, gerçek anlamıyla narsisizmin kucağına düşmek. Yani kendi kendine yetememenin paniğiyle kendi kendine etmek. Her şeyi tek başına göğüsleyebiliyor olmanın rahatlığını aramak, bağlılığın ve muhtaciyetin rahatsızlığınu bir yumru biçiminde gövdenin ortasında taşımak… Ancak aynı zamanda bundan mükemmel bir tatmin ve mutluluk duymak.

Ancak acı çekmek pişiren… Tasavvufta da, budizmde de, hinduizmde de… Acılara arzular sebep olur. Arzuları dindirmek acıyı ortadan kaldırır, ancak bunla mutlu olmaya yetinene.

Üstbiliş,

Kutsal bir kavrayıştır evet. Neyi bilmediğini bilmek, bildiğini bilip içsel bir böbürlenme yaşamadan daha büyük bir erdemdir. Bakış açsını gözlerin simetrisine koyup, ruhu arıza yapmış bir araba gibi dingin bir kenara çekmek…

En kötüsü,

Acımamaya başladığında buna sevinmek yerine,”Arzumaya” başlamanın sıkıntısıyla mücadele etmek.

Yorumsuz, serimsiz, düğümsüz, çözümsüz…

Sadece cümleler…

Sıracümleler,

Yalçıncümleler…


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir