Petrol can yakınca, ‘tabiat ana’ yardıma koştu. ABD İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) ve Enerji ve Çevre Araştırma Merkezi (EERC), biyoyakıtı jet yakıtına dönüştürmeyi başardı.
Geçtiğimiz hafta Kuzey Dakota Üniversitesi’ndeki Enerji ve Çevre Araştırma Merkezi (EERC) ile ABD İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı’nın (DARPA) birlikte yürüttüğü proje için bir araya gelen bilim adamları, hindistan cevizi, soya fasülyesi ve kanoladan elde edilen biyoyakıtı, jet yakıtına dönüştürmenin yolunu bulduklarını açıkladılar. Daha önce biyoyakıt ile jet yakıtının karıştırılmasıyla elde edilen hibrit yakıtla Virgin Atlantic tarafından gerçekleştirilen uçuş testi başarıyla sonlandırılmış, uçak biyoyakıtın donmasını engelleyen özel bir koruma sistemiyle birlikte 30 dakika havada kalmıştı.. Ancak bu defa motor yapısında bir değişiklik gerçekleştirilmeden ya da ek bir cihaza ihtiyaç duyulmadan kullanılabilecek, bir çok yönüyle jet yakıtına eşdeğer bir biyoyakıt elde edilmiş oldu. Üstelik elde edim maliyeti çok düşük…
Mevcut koşullarda kullanılabilir
Biyoyakıtların uçaklarda kullanımına en büyük engel donma noktasının yüksek olması idi. Ancak yeni biyoyakıtın donma noktası -47 C. Yani yüksek irtifalarda seyreden uçaklar için tehlike teşkil etmiyor. Üstelik bu yakıtın içerisindeki hidrokarbonlar -yani yanma odasında yandıktan sonra uçağın uçması için gereken enerjiyi sağlayan moleküller- jet yakıtınınki ile büyük ölçüde aynı. Bu sebeple aynı miktarda biyoyakıttan, jet yakıtından alınabilen enerji alınabiliyor. Yoğunluğu ve akmazlığı da (viskozite) jet yakıtıyla eşdeğer olan yeni yakıt bu yönleriyle hiçbir değişikliğe gerek duyulmadan mevcut motor ve tanklarda kullanılmaya uygun.
Ekonomik avantajlar
Normal biyoyakıtların yeni bir kaç süreçten geçirilmesiyle elde edilen yeni “biyojet”in elde edim maliyeti, jet yakıtının rafinasyon maliyeti ile mukayese edildiğinde –şaşırtıcı ama- çok daha ucuz. Jet yakıtının eldesinde karşılaşılan en büyük sorun kükürtün kontaminant olarak sıvıda yer alması ve bunun ayrışması gerekliliği… Ancak biyoyakıtta verimi düşüerecek ya da uçağın sistemlerine zarar verebilecek, ayrıştırılması zor herhangi bir yabancı madde bulunmuyor.
Yeni “biyojet”, bu özellikleriyle jet yakıtının tahtını sallamaya aday. Zira bu üretim tekniği ve teknolojisinin gelişimiyle beraber daha çok tercih edilebilir hale gelecektir. Dünya’daki ekonomik krizlerden mevcut petrol varil fiyatları kadar etkilenmeyecek olan biyoyakıt havayolu firmalarının daha dengeli fiyat politikaları izleyebilmelerine olanak tanıyacak. Üstelik ilk piyasaya çıkışta yeni firmaların enerji piyasasına girmesi ve bu firmaların eski alışkanlıkları yenebilmek için büyük bir rekabet yaratması da olası…
Önümüzdeki ayın başında, bu yakıt yer testleriyle hayata başlangıcının sınavını verecek. Bu testin başarısına göre uçuş testleri için yeni bir takvim belirlenecek. Motor üreticileriyle müşterek gerçekleştirilmesi muhtemel testler sonucunda yakıt başarısını kanıtlarsa bu yakıt devrim yaratabilir…
Havalimanları yakında biyojet satacak olan yeni firmaların istasyonlarına ev sahipliği yapmaya, çiftçiler ise bu defa gerçekten enerji piyasasının başına geçerek dünyanın efendisi olmaya hazır olsun…
Tevfik UYAR
Bir yanıt yazın