“Biz büyüdük, kirlendi Dünya”.
80’lerin sonlarında doğru ve belki biraz da doksanların başlarında televizyonda gördüğümü hatırladığım nadir kliplerden birisi, aynı zamanda çocuk olduğum ve aşka bulaşmadığım için içinde hayvan geçen şarkıların daha cazip geldiği zamanlarda… “Telli Turna”. Böyle diyordu yeni Türkü, “biz büyüdük kirlendi dünya”.
Dünyanın kirlenmesini fiziksel bir hayale oturtup fabrika bacalarını gözümün önünde canlandırırken büyüme ile dünyanın kirlenmesi arasındaki ilişkiyi de sadece zamana bağlıyordum. Oysa öyle değil. Dünya kirlilikte uzun atlama rekorunu artık çocuk olmadığımızı anladığımızda kırıyor, bir de sabit kirlenme katsayısıyla insanlık ve onun yarattığı teknoloji geliştikçe ya da geliştiğini sandıkça.
Yiten çok değer var, bir çok da yitirilen. Hani istemeye istemeye, elimizi mecbur tutarak. Bir kaset alıp eve gelip sırf tek işimiz oymuş gibi onu dinlediğimiz zamandan bir tık ile bir kaç kişinin bilgisayarından parçalayarak çektiğimiz, çoğumuzun yarı ingilizce-yarı türkçe okuduğu “empi3” zamanına geldik. Şimdi tut çok beğendiğin şarkıyı indirme internetten. Var mı imkanı?
Dün kuzenim geldi Hollanda’dan. Havalimanından aldım, otobüse bindirmek üzere Beşiktaş’taki yazıhanelerin oraya götürdüm. Direk Esenler’e gitmeye kalksak belki bir saat bile göremeyecektim. En azından bir yemek yedik, biraz sohbet muhabbet. Yalnız her gün MSN’den konuştuğumuz için midir nedir, -ki hatta kimi zaman görüntülü- böyle bir sarılamadım, bir hasret giderme ihtiyacı duymadım. “Ne var ne yok anlat” diyemedim çünkü ne var ne yok biliyorum. Bana bilgisi yazı karakterleri olarak gün gün ulaşmış. Ancak boyunu farkedemiyordum MSN’den de artık 28 yaşında… Ne uzar, ne kısalır. Ona da diyecek bir şey bulamadım.
Acaba… Eskiye mi dönsek biraz… Mektup gibi, ne bileyim… Ne dersiniz?
[poll=2]
Bir yanıt yazın