Yolcu Taşımacılığında İHA Kullanımı Mümkün mü?

yazar:

kategori:

Henüz çağımızın hangi çağ olduğuna karar verilebilmiş değil. Bu gelecek nesilin işi… Fakat çağa verilebilecek bir dizi isimden en uygunu “bilgisayar çağı” gibi görünüyor, çünkü bugün bilgisayarlar, insanlardan daha hızlı işlem yapabilme kabiliyetleri ile birlikte insan zekası ya da enerjisine ihtiyaç duyulan bir çok yerde onun yerini almaya başlıyor.

Üretimin hatasız ve hızlı gerçekleştirilmesi gereken sahaların otonom sistemlere olan ihtiyacı giderek büyürken, yine hatanın affedilmediği hava araçları ve araç sistemleri de otonom eylem sistemlerine en çok ihtiyaç duyan teknolojiler arasında bulunuyor.

Zira hava araçlarında otomasyondan bahsettiğimiz zaman akıllara gelen ilk kelime “otopilot”. Otopilotlar ve benzer otonom sistemler havacılık alanında da hayati önem taşıyor. Fakat bugün, özellikle askeri havacılıkta olmak üzere otopilotlar yüzyıllık arkadaşları olan pilotlardan ayrılmaya, yalnız kalmaya başlıyor. Artık devir, İnsansız Hava Aracı (İHA) devri…

Askeri Havacılık

Askeri teknolojilerde ve kullanımlarında önemli bir maliyet kalemini ilgili personelin eğitimi ve maaşları oluşturuyor. Özellikle muharebe uçaklarını uçurabilecek bir personelin yetişmesi kolay olmuyor ve ciddi bir maliyet teşkil ediyor. Bune ek olarak mürettebatın insan olmasından kaynaklanan fizyolojik sınırlar, aracın görev kabiliyetlerini de buna bağlı olarak sınırlıyor. Örneğin insanın belli bir G kuvvetine dayanıyor olması uçakların manevra kabiliyetlerini sınırlayan önemli bir etken. İnsanlı bir uçağı sınırlayan bir diğer önemli etken de insanın ebatı. Örneğin keşif ve gözlemde kullanılacak bir uçağın faydalı yükü sadece kamera olup bu uçak çok daha küçük boyutlarda imal edilebilirken, bunun bir pilot tarafından kullanılacak olması halinde uçağın ebatları kokpit ihtiva edecek şekilde önemli ölçüde değişmektedir. Bu da maliyeti arttırırken aynı zamanda uçağın farkedilebilirlik ve vurulabilirlik derecesini de yükseltmektedir.

Stratejik ve kabiliyete dayalı üstünlük, tasarruf, hız ve olası bir operasyonda yetişmiş personelin zaiyata uğramaması gibi konular, askeri havacılığın temel gereksinimleri ve önceliklerini oluşturuyor. Bu yüzden insansız sistemler bugün ordular tarafından ciddi derecede talep görüyor. Hatta ve hatta Türk Hava Kuvvetleri’nin de envanterine girecek olan F-35’lerin son askeri insanlı muharebe uçağı olarak nitelendirilmesi de göz önünde bulundurulursa, insanlı askeri uçak devri çoktan kapanmış görünüyor.

Sivil Havacılık

Askeri havacılık bu teknolojiyi özümsemeye yatkın ve hevesli olsa da sivil havacılıkta durum biraz daha farklı. Sivil Havacılık’ın insansız sistemlerine duyduğu ihtiyaç ya da bu sistemleri kullanma ihtimali uçakların görev profillerine sıkı sıkıya bağlılık gösteriyor. Örneğin havadan çekim ve takip gibi tek motorlu uçaklar ya da helikopterlerle gerçekleştirilebilen sivil faaliyetlerde İHA’lar eski insanlı muadillerinin yerlerini kolaylıkla almaya başladı. Özellikle sinema sektöründe kullanılmaya başlayan insansız mini helikopterler ya da insansız mini hava araçları, üzerlerinde taşıdıkları görüntüleme sistemleri sayesinde çekimi zor olan açılardan kıvrak manevra ve dönüşlerle oldukça renkli ya da sıradışı görüntüler alabiliyor. Yine tarımsal ilaçlama ya da havadan takip gibi alanlarda -özellikle ABD’de olmak üzere- bugün İHA’lar etkin bir şekilde kullanılıyor. Lakin sivil sektörün en önemli ve en büyük ekonomik payına sahip olan hava taşımacılığı alanı ise bu teknolojinin uygulanabilirliğinin tartışıldığı bir alan olarak hala önümüzde duruyor.

Hava taşımacılığında insansız döneme geçiş için, erken dönemlerde önce kargo taşımacılığı olmak üzere, uzun ve belki bir çok açıdan çetin bir geçiş döneminden sonra da yolcu taşımacılığında insansız sistemlere dönülebileceğinden bahsediliyor. Elbette bu geçiş döneminin uzunluğu, değerlendirilmek istenen fırsatların yanısıra bu fırsatlara karşılık gelen risklerden kaynaklanıyor.

Riskler ve Fırsatlar

Her şeyden önce bugün ticari hava taşımacılığında maliyetlerin önemli bir kısmını aynı askeri havacılıkta olduğu gibi uçucu personel maliyetleri oluşturuyor. Hava taşımacılığı yapan firmaların personel maliyetlerinden tasarruf etmesini sağlayacak olan olası bir İHA’lara geçiş sürecinde pilotların bu devrime tepki göstereceği su götürmez bir gerçektir. Görüşebildiğimiz tüm pilotlar insansız hava araçlarına geçiş sürecini değerlendirirken tek bir cümle sarfediyorlar: “Her zaman bir pilota ihtiyaç vardır.” Onlara göre otopilot programlanırken tanımlanmamış olan bir arıza esnasında otonom sistemin yapabileceği bir şey yok. İleri seviyede yapay zekaya sahip olsa da, bir insanın karar verme yetisi ve sahip olduğu zeka ya da yüreklilik / cesaret gibi kavramlar acil durumlarda hayat kurtaran etmenler.

Tabi ki teknoloji ilerledikçe yaşanan acil durumların oranı da gittikçe düşüyor. Zira yine de pilotları uçuş kabininde bulundurmak istememenin, askeri havacılık başlığı altında saydığımız kadar geçerli sebepleri yok.
Her şeyden önce askeri havacılıkta araç mürettebatı çoğunluka bir ya da iki personelden oluşuyor, ve olası bir kaza anında zaiyat ancak bu sayılarla sınırlı kalıyor, ancak kayıp oranı %100 olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle yolcu uçaklarında pilotların bulunmamasının kaybı azaltıcı bir etkisi yok. Yaklaşık 200 kişilik bir uçakta mürettebatın oranı ancak %1-2 civarında.

Ek olarak yolcu uçaklarının it dalaşı, pike gibi keskin manevra ve ileri hareket kabiliyetlerine ihtiyacı da yok. Olsa bile, pilotu kaldırmış olmakla beraber insani sınırlar kalkmış olmuyor, çünkü zaten uçakta yolcular da bulunmakta. Büyük bir yolcu uçağında pilot kabininden sağlanan ebat tasarrufu önemli bir pay da teşkil etmiyor. Sistem maliyeti göz önünde bulundurulduğunda kokpitten tasarruf edilecek üretim maliyeti tam otonom sistemin edinim ve bakım maliyetlerine ayrılacağı için bu kalemde de herhangi bir kar sağlamıyor. Zira İHA’ların burada yolcu uçağı işletmecilerine personel maaşlarından tasarruf etmenin yanısıra getirmiş olduğu bir avantaj da uluslararası kurallarla düzenlenmiş olan ve uçucu mürettebatın çalışma gün ve saatlerini düzenleyen kurallardan artık tamamı ile muaf olunması. Lakin otonom sistemin kullanılma sıklığı, programlanma, ya da aşağıdan gerçekleşecek pilotajın yine uzman kişilerce sağlanacağı düşünülürse beraberinde yine büyük bir maliyet getirecektir.

Güvenlik Zaafiyeti

En önemli sorulardan birisi de pilotsuz bir uçağın sabotaja daha açık olup olmadığıdır. İnsansız uçakların devreye girmesi Uluslararası Havayolu Pilotları Federasyonu’nun (IFALPA – International Federation of Airline Pilots) 18-20 Ekim 2007 tarihleri arasında Pekin’de gerçekleştirmiş olduğu yıllık güvenlik komitesi toplantısında da gündeme getirilmiş, fikir uzaktan kumanda edilen sistemlerin büyük bütçeler gerektirmesi, yazılımların korsanlar ya da teröristler tarafından karıştırılması ile büyük felaketle doğabileceği, uçak ile yer kontrol sistemleri arasındaki bilgi aktarım güvenliğinin tam olarak sağlanabilmesi zoruluğu gibi gerekçelerle uygulanamaz bulunmuştur.

Tabi ki, programlanabilen bir otopilotun yer kontrol sistemleri ile haberleşmesi söz konusu değildir. Fakat emercensi durumlarında uçağın gerçekten de yerden kontrol edilmesi gerektiğinde IFALPA’nın endişeleri yerinde olmaktadır. Unutmamak gerek ki insansız sistemlerde elektronik kontrol, pilotun elindeki lövye ile sağlayabileceği mekanik kontrolden daha yoğundur. Elektronik kontrol, yeteri kadar güvenlik önlemi alınmadığı takdirde sabotaja daha fazla açıktır. Bu sistemler yeni olduğundan acı deneyimlerle güvenlik açıkları zamanla kapatılabilir ama o acı deneyimleri kimsenin yaşamak istemeyeceği de açıktır.

Sonuç

Bugün askeri teknolojilerde insanlı araçlara daha fazla yer olmadığı açık, nitekim yukarıda bahsedilen gerekçelerden ötürü sivil havacılıkta bu teknolojiden kısmen faydalanılacak gibi görünüyor. Ticari uçaklarda insansız sistem uygulamalarının önce kargo uçaklarına uygulanabileceği akla daha yatkındır. Düşünülmesi gereken önemli konulardan birisi de yolcuların yaşamlarını bir makineye emanet etmeden önce kaç kere düşünecekleridir.

(Bu yazı Aviation Türk Dergisi 1. Sayısında Yayınlanmıştır. Dergi hakkında bilgi almak için www.aviationturk.com adresini ziyaret ediniz.)


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir